TİB 2014 Kuruluşu

Değerli İzci Liderleri,

Ülkemizde izcilik adına zor günler yaşıyoruz. 1970’li yılların kıt koşullarında yapılan tesislerimiz birer birer el ve amaç değiştirdi. Her tesiste var olan izcilik izleri de silindi, yok edildi.

Yok olan sadece tesisler ve izcilik izleri değil tabii. Beraberinde anılarımız, izcilik yapma olanaklarımız, çadırımız, malzememiz de yok oluyor. İlgililere yaptığımız başvurularda izcilik tesislerinin, gençlik merkezi veya gençlik kampı gibi bir uygulamaya kurban gittiğini belirtmemize rağmen, gelen cevapta bize çalışmalarımızı gençlik merkezleri bünyesinde sürdürebileceğimiz belirtilmektedir.

Mevcut İzcilik Spor Federasyonu ise, Türkiye’deki izciliğin tek ve mutlak hâkimi olarak kendini ilan etmesine karşın bu duruma tamamen seyirci kalmaktadır. İzcilik üzerine oynanan bu filmi, itiraf etmeliyim ki çok daha önce de görmüştük. Sol iktidarlar izciliği “burjuva eğlencesi” veya “üniformalı faşist bir hareket” olarak görürken, sağ iktidarlar da Dünya genelinde izciliğin farklı bir organizasyon olduğunu unutarak, sıradan bir gençlik aktivitesi içinde rol-model belirlemeye çalışmışlardı. Her gelen iktidar erki izciliği, devlet güdümünde yürütmek üzere, konudan haberi olmayan kadroları iş başına getirerek kontrol altında tutmaya çalışmıştı.

İzcilik; dernek modelinde, kendi yönetim, denetim ve eğitim kurullarını oluşturan bir yapılanmaya kavuşması gerekirken, 100 yıllık tarihinde bunu becerememiş ve kendi ekonomik gücünü kazanmayı başaramamıştır.

İzci liderlerinin teşkilata yeterince sahip çıkmaması, idarecilere tatmin edici açıklamayı yapamamış olması her dönemde sıkıntı yaratmıştır. Gizli ajanda sahibi olan siyasetçiler, iktidar gücünü kullanarak, partilerinin gençlerini izcilik yolu ile eğiterek jurnalci bir örgüt yaratmışlar, geçen süreçte işi izcilik olmaktan çıkartıp üniformalı gençlik kıtalarına dönüştürerek bunları II. Dünya Savaşı’nda farklı amaçlar ile kullanmışlardır.

Oysa izcilik, iyi vatandaşlar yetiştirmeyi amaçladığı için milli, iyi insan yetiştirmeyi amaçladığı için uluslararası, gönüllü, barışçıl, doğa sever bir hareketten başka bir şey değildir.

Pek çok ülkede izciler devletin yardımı ile özerk birer organizasyona sahip olmayı başarmışsa da, bizde hâlâ bu hedef için çabalanmaktadır. Devlet güdümünde izciliğin yapılamayacağı, uzun ömürlü olmayacağı Milli Eğitim Bakanlığı örneğinde bir kez daha görülmüştür. İzcilik, ülkemizde okullarda başlamış, öğretmen veya öğretmenlik dışında herhangi bir işle meşgul, izciliği seven liderlerin kurduğu izci oymakları ile gelişmiştir.

İzcilik tarihimizde önemli bir yeri olan okullara mensup 150 bin izci üyenin, seçimle iş başına gelmiş milli bir İzcilik Yönetim Kurulu olmasına rağmen MEB’de ki izci liderlerinin düştüğü bu durum, bizim 1955 ekolünün ısrarcı ve öngörülü evrensel savını onaylar niteliktedir.

Anlaşılmıştır ki ülkemizde de izciler; Uluslararası izcilik kuralları çerçevesinde, evrensel izcilik terbiyesini alıp, Dünya gençliği ile entegre olacak, kucaklaşacak bir izcilik hareketine gerek vardır ve Türk İzciliği artık kendi ayakları üzerinde durmak zorundadır.

Avrupa da hızla yayılan yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın temelinde; fanatik ön yargıların oluşturduğu, dinsel ve etnik ayrılıklar ve bunların yarattığı olumsuzluklar yer almakta. II. Dünya Savaşı’nın yarattığı sıkıntılı günler unutulduğu için genç nesil arasında düşmanlık tohumları ekilmektedir.

Sırtında çantası, elinde çadırı ile “o dağ senin, bu köy benim” diyerek gezecek, yurdunu tanıyacak, köylünün dertleri ile ilgilenecek, sıkıntılarını öğrenecek, onlara çeşitli konularda projeler sunacak, hizmet götürecek, gelecekte devletin üst kademelerinde görev aldığında ülke gerçeklerinden haberdar olacak bir gençlik yetiştirmemiz ancak bir zamanlar olduğu gibi izcilik yolu ile mümkündür.

Geçmişte; Türkiye’nin batısındaki koyları, doğusundaki dağları en iyi izciler bilirdi. Yurt topraklarını adımlarken, ormanını tanıyıp ağaçları kesenleri uyaran, meralarda koyun kuzu ile tanışan, tarlalarda imeceye katılan, bahçelerden meyve toplayan izci gençler vardı.

Türklerin barbar olmadığını, yurt dışı kamplarda, birlikte olduğu yabancı izcilere anlatacak izci gençlere Avrupa Birliği’ne girmeye aday olduğumuz şu günlerde daha fazla ihtiyacımız yok mu sanıyorsunuz?

Bu ülkenin kendi kendine yetecek yer altı ve yer üstü zenginliklerini, doğasını, turizm değerlerini, coğrafi yapısını, milli birliğinin ne olduğunu bilecek ve anlatacak izci gençlere ihtiyacımız var.

İşte bu doğrular ile kendi izcilik organizasyonumuzun Trakya bölümünü oluşturmak üzere, hiç kimseye karşı ön yargılı olmadan, bizim gibi düşünen arkadaşlarımızla Trakya İzciler Birliği Federasyonu’nu oluşturmuş bulunuyoruz. Kendi özgür irademizle, evrensel izcilik prensipleri doğrultusunda, kurallara ve Baden Powell’ın koyduğu izcilik temel öğretilerine bağlı kalarak kendi kamplarımızı yapmaya, kendi giysilerimizi oluşturmaya, kendi kurullarımızı kurmaya, kendi kurallarımızı koymaya karar verdik.

Yaptığımız çalışmaları özel, milli veya milletlerarası kuruluşlara kabul ettirmek, federasyonumuzu tanıtmak gibi bir çabamız yoktur. Tanıyanlar ile tanış olur, destek eli uzatanlara tüm gücümüzle destek oluruz.

Trakya İzciler Birliği Federasyonu’nda; dil, din, ırk, cins, renk ve sınıf ayrımı yapmaksızın tüm çocuk ve gençleri kucaklamaya; onları izciliğin nimetlerinden yararlandırmaya çalışacağız. Bunu yaparken de hepsi “gönüllü” olarak çalışan, izciliği kendilerine rant kapısı yapmamış, Türk ve Dünya İzcilik Hareketinin çeşitli kademelerinde görev yapmış tanınmış liderler ile yola çıkıyoruz. Hepsi Türk ve Dünya İzciliğini çok iyi tanıyan, pek çok izci ve lider yetiştirmiş, ulusal ve uluslararası organizasyonlarda yönetici olarak görev almış bu insanlar, emekliliklerinin son yıllarını Türk İzciliğine armağan etmektedirler. Biz de yeni nesil olarak enerji ve izcilik yapma arzumuzla onların bilgi ve tecrübelerinden faydalanmak ve Türkiye İzciliğini, ikinci yüz yılında Dünya çapında bilinen, takdir edilen bir düzeye ulaştırmak istiyoruz.

Amacımız; kavga etmek, kişilerle uğraşmak, geçmişi kurcalamak, birilerine düşman olmak, birilerinin makamını ele geçirmek değil; sadece ATATÜRK’ün ön gördüğü “Muasır Medeniyetler Seviyesi”ne ülkemizin bir an önce yükselmesi için izciliğe hizmet etmektir.

Kısacası, elimizden gelen en iyi şekilde, “sadece izcilik” yapmak istiyoruz. Umarız ki, gelecek günlerde tüm izci dernekleri bölgelerinde beş dernek ile biraraya gelerek kendi federasyonlarını kurar, Türkiye İzcileri Teşkilatının yeniden tesis edilmesi için çaba gösterirler.

Ülkemizde kurulu bulunan resmi veya özel tüm izcilik federasyonlarına, izcilik derneklerine, bağımsız izcilik yapan kurum ve kuruluşlara, izci liderliğinden vazgeçmemiş tüm öğretmen veya farklı mesleklere mensup arkadaşlarımıza özverili çalışmalarından ötürü teşekkür eder, başarılar dileriz.

En iyi izcilik dileklerimizle…

Trakya İzciler Birliği Federasyonu
Kurucular Kurulu Adına

Orhan TAYMAZ
TİB Federasyon Kurucu Başkanı

    Translate »